DEVA: Bu küstahça kalkışmanın hesabı sorulmalı

DEVA milletvekilleri AYM kararına uymayacağını ilan eden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne tepki gösterdi: Bu darbe teşebbüsü kesinlikle bitirilmelidir.

DEVA: Bu küstahça kalkışmanın hesabı sorulmalı
Yayınlama: 09.11.2023
A+
A-

DEVA Partisi milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay kararına uymayacaklarına dair karar alan ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne ilişkin TBMM’da basın toplantısı düzenledi. ANKA’nın haberinde DEVA Partisi genel başkan yardımcıları İdris Şahin ve Mustafa Yeneroğlu’nun yaptığı açıklamada “Anayasa’yı ihlal eden ve kendisine verilen yetki hudutlarını yasal olmayacak şekilde kullanan Yargıtay üyeleri derhal istifa etmelidir. Şayet istifa etmiyorlarsa da bu karara imza atan tüm Yargıtay üyeleri görevden el çektirilmeye davet edilmelidir” denildi.

İdris Şahin şu mesajları verdi:

KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL: Olay yalnızca Can Atalay belgesiyle anlatılmadan çok daha farklı noktalara evrildi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bilhassa hem parlamentoya hem de AYM üyelerine yönelik almış olduğu kararı kabul etmemiz mümkün değil. Bu ülkenin demokrasisi aksak da olsa işledi. Dönem dönem darbelere maruz kaldı. Bu darbeler sonucunda hep millet kaybetti. Darbeyi yapanların hiçbir şekilde cezalandırılmadığını, gerçek manada hukuk önüne çıkartılmadığını hep gördük. Ama bugün geldiğimiz nokta itibarıyla AYM’nin ferdî müracaat sonrasında vermiş olduğu kararı Yargıtay ilgili ceza dairesinin yok saymasını kabul etmek mümkün değil. Bizim buradan ikazımız şu anki iktidar sahiplerine. Bu kişisel müracaat yolunu AYM’ye taşıdığında, o gün kampanyalarda en çok önemli ıslahat olarak ifade edilen kişisel müracaatın bugün tekrar bir yüksek yargı tarafından yok edilmiş olmasını iktidar mensupları arzu ettiğimiz ölçüde bir tepki göstermediler. Beştepe’de mukim kelamım ona danışmanların yapmış olduğu değerlendirmelere ve Adalet Bakanı’nın bugün yapmış olduğu açıklamalara baktığımızda son derece telaş verici bir durumla karşı karşıyayız. Yargı, zaman zaman iktidarlar elinde ülkeyi ve milleti şekillendirmek ismine sopa olarak kullanıldı. Ama hiçbir periyotta bu kadar siyasallaşmadı.

BAHÇELİ VE ERDOĞAN’A SUÇLAMA: Bugün burada DEVA Partisi milletvekilleri olarak bulunmamızın temeli var olan Anayasa’mızın yok sayılmasıdır. Bu adım adım geldi. Bir günde 3. Ceza Dairesi’nin kararıyla olgunlaşan bir süreç değil. İktidar ortakları, başta Devlet Bahçeli olmak kaydıyla, Cumhurbaşkanı’nın var olan Anayasa’yı yok saydığına ilişkin fiili uygulamalarını, kelamlı şikayetlerini gördük. Anayasal bir kurum olan AYM’nin yok sayılması, kapatılması gerektiğini söylediğini Bahçeli’ydi. ‘AYM kararlarına uyulmaması gerekebilir’ diyen de Erdoğan’dı. Bu anlayışın hukuku özümsemesi, içselleştirmesi mümkün değil. Yapmış oldukları 2017’deki Anayasa değişikliğiyle birlikte güçleri birleştirmek, kuvvetler ayrılığını yok saymak, hukuk devletini adım adım ortadan kaldırma gayretlerinin ülkeyi son derece korku verici bir boyuta taşıdığını üzülerek görüyoruz.

BİRBİRLERİNE AYAR VEREMEZLER: Yüksek mahkemelerin karakolluk olması değil, ahenk içerisinde türel yollar açmaları beklenir. Yüksek mahkemeler günlük siyasal lisanları benimseyemezler, birbirlerine ayar veremezler. Kararlarıyla birbirlerini tehdit edemezler. Bugün bağlı oldukları ve üzerine yemin ettikleri Anayasa’yı hem iktidar ortakları yok sayıyor hem de devletin kurumları olan yüksek yargı mercilerinden Yargıtay 3. Ceza Dairesi ‘Anayasa’yı ben uygulamayacağım’ diyor. Artık olayları şahsileştirmenin dışında çıktık. Problemin Can Atalay sıkıntısı olmadığı, ülkenin tam manasıyla hukuk devletine dinamit konulduğu bir günü yaşıyoruz. DEVA Partisi Milletvekilleri olarak haykırıyoruz. Anayasa’ya sahip çıkma yükümlülüğümüzün var olduğunu ifade ediyoruz. Yargıtay’ın bu şok edici kararını Türk hukukçuları bugünü uzun yıllar unutmayacak. Hukuk kitaplarında bu olaylar örnek metinler olarak kayda geçecek. Bir dönem şu Anayasa fırlatıldı diye bu ülkede nasıl büyük düşünceler ve buhranlar yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Çok Önemli olan şeklen bu Anayasa’nın fırlatılması değil ruhen şu an itibarıyla fırlatılıyor. Ruhen bu Anayasa yok sayılıyor.

YENEROĞLU: HEPİMİZİ TEHDİT EDEN KALKIŞMA GİRİŞİMİ

Mustafa Yeneroğlu da şöyle konuştu:

KORKUNÇ HUKUKSUZLUK: Hatay Milletvekili Can Atalay davasında yaşanan hukuk skandallarında dün akşam itibarıyla yeni bir perde ile karşı karşıyayız. Bu perde, Can Atalay davasının çok ötesinde Türkiye’nin hukuk devleti olması iddiası açısından da son perde olma özelliğini gösteriyor olabilir. Bu türlü vahim bir tabloyla karşı karşıyayız. Can Atalay’ın hangi partinin milletvekili olduğunu, siyasi fikirlerinin ne olduğunu, sosyal hayatını ve bütün diğer boyutların tamamını bir kenara bırakalım. 85 milyonluk millet olarak her birimiz onun yerinde bu müthiş hukuksuzluğa maruz kalabilirdik. Bundan Ötürü yalnızca bir kişiyi ilgilendiren değil, millet olarak hepimizi ilgilendiren ve hepimizi tehdit eden bir kalkışma teşebbüsüyle karşı karşıyayız.

YARGI MARİFETİYLE ADALET KATLEDİLİYOR: Yaşanan süreç ve dün akşam itibarıyla gelinen nokta herhangi bir hukuksuzluktan çok ötesinde, adeta hukuk devletine karşı bir kalkışma teşebbüsüdür. Mahkemeler eliyle hukuku, hukuk devletini yok saymaktır. Yargı marifetiyle adaleti katletmektir. Devleti yönetenlerin baskıyla, bir yüksek yargı makamı olan Yargıtay’ın hukuk devletini yok etme teşebbüsüdür. Mevzu, Can Atalay’ı çoktan aşmış durumdadır.

AĞLANACAK HALİMİZ: Yargıtay, hukuksuzluklara bir yenisini eklemenin çok ötesinde giderek adeta Anayasa’ya paralel bir hukuk normu ortaya koyarcasına, AYM kararını açıkça tanımadığını ilan etti. Aklı, vicdanı, onuru ve dürüstlüğü olan herkesi şoka uğratan, bugüne kadar eşi gibi görülmemiş bir karar verdi. Yetmedi, AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunduğunu ilan etti. Kararına bunu da yazdı. Evet, Yargıtay AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Müşteki Yargıtay, şüpheli AYM üyeleri. Hukuk devletinin anayasal devletlerde son kalesi kabul edilen merci. Şu anda şüpheli sandalyesinde. Yargıtay’ı dinlersek, Yargıtay’ın hukuksuz taleplerine şayet karşılık vermezsek, Anayasa’mızı savunmazsak, AYM önünde millet olarak kale benzeri durmazsak maalesef bu türlü bir gidişatla karşı karşıyayız. Trajik bir komedi içerisindeyiz. Ağlanacak halimiz söz konusu. Bir yüksek yargı makamı olan Yargıtay, AYM üyelerini verdiği bu karar üzerinden suç işlemekle itham ediyor ve hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Üstelik AYM üyeleri hakkındaki soruşturma, yeniden fakat AYM Genel Kurulu kararıyla yapılabiliyor. Her şeyi yaptınız da bu türlü bir saçmalığı da mı göremiyorsunuz? Hukuktan hiç mi haberiniz yok?

YA İSTİFA YA GÖREVDEN EL ÇEKTİRME: Adalet Bakanı günlerdir AYM’yi hedef alan tezlerde bulunmakta, Anayasa’yı çiğneyerek Yargıtay’a adeta talimat vermekteydi. Bu karar o denli sürpriz bir karar da değil. Gidişat muhakkaktı. Üstten çok güçlü bir sinyal aldı ki ona göre bu türlü bir tablo ortada. Anayasa’ya yönelik bu darbe teşebbüsünün Cumhurbaşkanı’nın bilgisi dahilinde yani kendisi ikna edilerek geliştirilmiş olması kuvvetle olasıdır. Her ne olduysa olsun bu darbe teşebbüsü kesinlikle bitirilmelidir. Yürütme gücünü kendine kalkan edinerek takınılan bu küstahça kalkışmanın, hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarını yok sayan, kuvvetler ayrılığını reddeden bu meydan okumanın hesabı da kesinlikle sorulmalıdır. Bu nedenle, Anayasa’yı ihlal eden ve kendisine verilen yetki sonlarını yasal olmayacak şekilde kullanan Yargıtay üyeleri derhal istifa etmelidir. Şayet istifa etmiyorlarsa da bu karara imza atan tüm Yargıtay üyeleri görevden el çektirilmeye davet edilmelidir. Şayet Cumhurbaşkanı hukuk devletine, bütün yaptıklarına karşın hukuku yok sayan, ülkeyi Anayasasızlaştırma eforlarının tamamına karşın, AYM kararlarının takmama noktasında yerel mahkemelere yürek veren Cumhurbaşkanı şayet hukuk devletinin son kırıntılarına sahip çıkmak istiyorsa, bugün derhal Yargıtay üyelerini görevden el çektirmeye açıkça davet etmelidir. Bunun öteki bir yolu yok.

ADALET BAKANI İSTİFA ETMELİ: Yargıtay’ın bu kararı vermeye cesaretlendiren Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bugün itibarıyla görevinden istifa etmelidir. Cumhurbaşkanı, başdanışmanlık sıfatını kullanarak hukuk devletinin temel unsurlarına meydan okuyan yanındaki malum kişiyi de derhal görevden almalıdır. ‘Milli yargı’ diyerek milli kıymetlerimizi istismar eden, suçu örtbas etmeye, tiran devlet fantezisini millete yutturmaya çalışan, eski Sovyet uydu devletlerinde gördüğümüz bu üçüncü dünya reaksiyonerliğine dur demeli, Türkiye’yi Anayasasızlaştırma teşebbüsüne kalkışanların tamamı, istisnasız bir biçimde yetkilerinden derhal uzaklaştırılmalıdır. AYM’nin Can Atalay kararının uygulanması çabucak sağlanmalıdır. AYM’yi gayrı milli ilan ederek düşmanlaştıran, hedef gösteren ve Türkiye’nin düşmanlarıyla aynı kefeye koymaya çalışan yaklaşım biçimlerine karşı Yargıtay’ı Anayasa’yı ihlale sürükleyen ve berbatlığın Türkiye’ye ve verdiği zararı görmeyen arkadaşlar büyük bir zavallılık içerisindeler. Dışarıdaki yatırımcıların Türkiye’ye güvenmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.