Mehmet Şimşek: Ben asla vergi borcu silmedim

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Hiçbir bakanın ya da yönetimin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi yalnızca ve yalnızca Meclis’indir. Ben vergi borcu asla silmedim” dedi.

Mehmet Şimşek: Ben asla vergi borcu silmedim
Yayınlama: 16.11.2024
A+
A-

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Kurulu’nda, bakanlık ve bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçe görüşmelerinin akabinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, taban fiyatın, komisyon tarafından belli olduğini hatırlatan Mehmet Şimşek, “Bu kademede değerlendirmede bulunmam doğru olmaz. Gönül ister ki katma kıymeti yüksek eserler üretelim, verimliliğimiz, teknolojik boyutu çok yüksek olsun ve minimum fiyatımız bunun çok çok üstünde olsun. Biz oraya ulaşmak için esasen yapısal ıslahat gündeminde en büyük başlığı AR-GE’ye, teknolojik, yeşil ve dijital dönüşüme ayırdık” diye konuştu.

Asgari fiyatın gerçek olarak yüzde 212, dolar bazında ise yüzde 343 arttığını söyleyen Şimşek, “Çalışanlarımızı hiçbir şekilde enflasyona ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz. Geçen sene taban ücret yüzde 107,5 arttı. Geçen sene enflasyon neydi? Yüzde 65. Bu sene enflasyon yüzde 44’e revize edildi, yüzde 49 vermişiz” dedi.

‘853 MİLYAR LİRAYI MİNİMUM FİYATIN VERGİ DIŞI BIRAKILMASINDA KULLANDIK’

Vergi harcamalarıyla ilgili sorulara karşılık veren Şimşek, bu harcamaların 853 milyar lirasının minimum fiyatın vergi dışı bırakılmasından kaynaklandığını belirtti. Şimşek, “Asgari fiyata vergi mi getirelim? Siz onu mu istiyorsunuz? Yatırımları teşvik etmeyelim mi? Engelli, yaşlı, emekli, şehit, dul ve yetimler için 259,2 milyar liralık vergiden vazgeçmişiz. AR-GE, yenilik, tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi 147,3 milyar lira. ‘Sermaye için 3 trilyon liradan vazgeçtiniz’ diyor. Neresi sermaye bunun?” tabirlerini kullandı.

‘ZENGİNİ VERGİLENDİRİYORUZ’

Birçok şirketin, indirimlerden yararlandığı için vergi vermediğini, bu yüzden yurt içi minimum kurumlar vergisini getirdiklerini dile getiren Şimşek, düzenlemeyle şirketlerin en az yüzde 10 vergi vereceğini ifade etti.

Şimşek, “Çok uluslu şirketler asgarî yüzde 15 vergi verecek. Pekala bunu ne zaman getirdik? ‘Sermayeyi destekleyen’ Mehmet Şimşek’in bakan olmasından sonraki dönemde getirdik. Şirketlerin taşınmaz satışlarında yüzde 50 kar istisnasını, serbest bölgede faaliyet gösterenlerin istisnasını daralttık. Kur korumalı mevduata (KKM) stopaj vergisi getirdik. Zengini vergilendiriyoruz” tabirini kullandı..

Vergi adaleti konusunda yapılan tenkitlere değinen Mehmet Şimşek, gelir vergisi tarifesinin en alt dilimini yüzde 15’e düşürdüklerini, en üst dilimini de yüzde 40’a çıkarttıklarını anımsattı. Şimşek, 850 bin esnafın gelir vergisi istisnasına tabi olduğunu ifade ederek bunların KDV mükellefiyetinin de bulunmadığını dile getirdi.

‘DOLAYLI VERGİLER DÜŞTÜ AMA ARZULADIĞIMIZ YERDE DEĞİLİZ’

Dolaylı ve dolaysız vergiler konusunda Türkiye ile diğer ülkeler arasında karşılaştırma yapılmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Şimşek, şöyle devam etti:

“Uluslararası standartlarda dolaylı ve dolaysız vergi tartışmasında sosyal güvenlik primleri var. Belediyelerin topladıkları vergiler var. Ben OECD tarifini kullanıyorum. 2002’de dolaysız vergilerin toplam vergiler içerisindeki hissesi yüzde 53,1’di. Şu Anda yüzde 56,1’e çıkmış. 2002’de yüzde 46,9 olan dolaylı vergilerin oranı yüzde 43,9’a düşmüş. Arzuladığımız yerde değiliz ama yüzde 70 dolaylı vergi dediğiniz zaman uluslararası tanıma uymuyor.”

Bakan Şimşek, şirketlerin vergi borçlarının silindiği reaksiyonlarına ilişkin, “Türk vergi hukukunda, hiçbir bakanın ya da yönetimin, vergi borcunu silme yetkisi yok. Vergileri silme yetkisi yalnızca ve yalnızca aziz Meclis’indir. Uzlaşmalarda ana parada hiçbir şekilde indirim yapılamaz. Ben vergi borcu asla silmedim. Zira ben hiçbir şekilde bu türlü bir sorumluluk üstlenmem. Maliye Bakanı’nın hatta Cumhurbaşkanı’nın vergi silme yetkisi yoktur. Ben hiçbir zaman, hiçbir şirketin vergisini silmedim, silmeyeceğim. Zira silemem, benim bir yetkim yok” dedi.

‘DEMİRÖREN GRUBU, ZİRAAT BANKASI’NA TAKSİTLERİNİ ÖDÜYOR’

Demirören Grubu’nun Ziraat Bankası’ndan kullandığı ve yansılara neden olan kredinin taksitlerini ödediğini ve vadesi geçen borcunun olmadığını ifade eden Şimşek, bankanın Antalya’daki toplantısına ilişkin tenkitlerle ilgili şunları söyledi:

“Genel Müdürün bana söylediklerini aktarıyorum. Tüm bankaların yaptığı benzeri Ziraat Bankası da son 13 yıldır düzenli olarak yılın sonunda, bir sonraki yılın amaçlarını tartışmak, istişarede bulunmak üzere toplanıyor. Yapılan toplantı da bu bağlamda. Bir gazetede, ‘Bakan Şimşek 5 bin dolarlık otelde kalacak’ diyorlar. Ben nereye gidiyorum, nerede kalıyorum, hangi villada, ben de merak ettim. Bir defa o toplantıya gitmiyorum. Gitsem bile günübirlik, gittiğim yerde kalmıyorum.”

‘BİZİM KİTABIMIZDA ASLA AYRIMCILIK OLMAZ’

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yapılan yatırımları anlatan Şimşek, şu sözleri kullandı:

“2003-2024 döneminde sabit fiyatlarla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne tam 1,1 trilyon liralık yatırım yapılmış. Bunun yüzde 14’ü tarıma, yüzde 12’si güce, yüzde 11’i madencilik, yüzde 6’sı sağlık alanına. İmalat endüstrisinde 29 organize sanayi bölgesi (OSB) kurduk. Batman’ın sayılarını hatırlıyorum. 1990’da bir OSB kuruluyor, 2002’ye kadar yalnızca bir un fabrikası. Orayı biz büyüttük. Şu Anda üçüncü OSB üzerine çalışılıyor. Bizim kitabımızda asla ayrımcılık olmaz. 60 bin derslik yapmışız, 7 üniversite kurmuşuz, 2 bin 604 kilometre çok şeritli yol yapmışız. Sağlıkta 50 milyar lira yatırım yapmışız. Kişi başına gelirde Türkiye yüzde 77 büyürken Doğu Anadolu Projesi (DAP) bölgesi yüzde 80 büyümüş, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) bölgesi yüzde 98 büyümüş.”

‘ÖZELLİKLE 2026 VE SONRASI İSTİKRAR DÖNEMİ OLACAK’

Enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, alım gücünü düşürdüğünü ve büyümenin kapsayıcılığını azalttığını söyleyen Şimşek, bu nedenle programı tasarlarken birincil maksatlarının fiyat istikrarı olduğunu vurguladı.

Bu süreci 3 evreli planladıklarını dile getiren Şimşek, ilk yılın dezenflasyona geçiş dönemi olduğunu belirtti.

Şimşek, “Şu anda dezenflasyon devrindeyiz. Bilhassa 2026 ve sonrası istikrar dönemi olacak. Yani enflasyonun artık tek haneye doğru evrildiği ve kalıcı şekilde denetim altına alındığı dönem olacak. Emelimiz enflasyonu kalıcı olarak düşük tek haneye düşürmek. Zira fiyat istikrarının tarifi da budur” diye konuştu.

‘BU SENE CARİ AÇIK ÖNGÖRÜLERİMİZİN ÇOK ALTINDA KALACAK’

Bu yılın ekonomi göstergelerini değerlendiren Şimşek, “Bu sene büyük ihtimalle cari açık öngörülerimizin çok altında kalacak. İşsizlik oranı da öngörülerimizin epeyce altında. Bu, iyi bir şey. İstihdam artışı da bu türlü. Enflasyon öngörümüzün üstünde. Niçin? Para siyasetinin tesirli olduğu alanlar var, tesirli olmadığı alanlar var. Mesela hizmetlerin bir kısmı, temel mallar para siyasetine iyi tepki veriyor. Hizmetler o seviyede vermiyor. Enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek için gereken ilave önlemleri almak zorundayız. Alacağız” dedi.

‘KKM’DEN ÇIKIŞ YAKINDIR’

Kur korumalı mevduatın (KKM) neden uygulamaya alındığına ilişkin soru üzerine Şimşek, Aralık 2021’de kurlarda baskı oluştuğunu ve KKM’nin süreksiz önlem olarak devreye sokulduğunu söyledi.

Şimşek, KKM’den çıkış sürecinin süreceğine işaret ederek, KKM stokunun Ağustos 2023’te tepeyi gördüğünü, 8 Kasım itibariyle 1,3 trilyon liraya gerilediğini aktardı. Şimşek, “Eğer öngörmediğimiz bir şey yaşanmazsa buradan çıkış yakındır” sözünü kullandı.

‘MUAZZAM HARCAMA DİSİPLİNİ VAR’

Kamu harcamalarına ilişkin sorulara cevap veren Şimşek, sarsıntı harcamalarına ilişkin tasarrufta bulunmanın söylediği söz edilen olmadığını dile getirdi.

Şimşek, bütçe esnekliklerinin yüksek olmadığını ifade ederek, “Bütçe harcamalarımızın yüzde 41,6’sı işçi ve bu işçinin sosyal güvenlikle ilgili prim transferlerine gidiyor. 2025 yılında bütçe açığını azaltacağız. Bu sayede kesinlikle Merkez Bankası’nın dezenflasyon sürecini çok daha güçlü şekilde destekleyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

Tasarruf önlem paketini açıkladıklarını hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti:

“Meclisimizin onayladığı bütçeyle gerçekleşen bütçe arasındaki faiz dışı harcamalardaki yukarı istikametli sapmanın, son 10 senede yıllık ortalaması yüzde 9,1’dir. 2024’te bu sapmanın yüzde 0,8’e düşeceğini öngörüyoruz. Bir harcama disiplini olmasaydı, tasarruf ideolojisi olmasaydı sapma yüzde 9,1’den yüzde 0,8’e düşürülebilir miydi? Sapma son 10 yılın ortalamasında gitseydi bu, 814 milyar liraya denk gelecekti. Muazzam harcama disiplini var, tasarruf var.”

Görüşmelerin akabinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir Yönetimi Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özelleştirme Yönetimi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu, Kamu Nezareti, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Yatırımcı Tazmin Merkezi ile Bankalararası Kart Merkezi A.Ş.’nin Sayıştay raporları kabul edildi.

(ANADOLU AJANSI)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.