İstanbul’da konuşan CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki göstererek, “Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul Beşiktaş’ta düzenlediği Hayat Hakkı Mitingi başladı. Mitingde konuşan CHP lideri Özgür Özel, gündeme yönelik açıklamalar yaptı.
Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
İKTİDAR TÜRKİYE’Yİ İNANÇSIZ HALE GETİRDİ: Terörün amaçladığı bizi susturmakken, terörün amaçladığı bizlerde yaratacağı kaygıyla bizlere istikamet dayatmakken, buraya koşup gelenlere, 10 binlere binlerce teşekkür, binlerce selam olsun. Biz CHP’yiz, biz bu ülkenin birliğinin beraberliğinin teminatı olan partiyiz. Toplumsal barışı sağlayan bir Türkiye için çalışanlarız. Bu milletin önünü kesmek isteyen kim olursa olsun karşısındaki en büyük güç CHP’dir. Hayat hakkı için buradayız. Bu iktidar Türkiye’yi herkes için inançsız hale getirmiştir. Bayanların yüzde 70’i sokakta yürürken tasa duyduklarını ifade ediyorlar. Bütün Meclis mutabakatla oy verdiğimiz İstanbul Sözleşmesi’nden bu milletin temsilcilerinin oybirliği ile girdiği mukaveleden, bir gecede HÜDA PAR’a verdiği söylediği söz tutmak için o kontrattan çekilen kişi, bayanların, çocukların gerisinden devleti çeken kişidir. Tarih önünde sorumludur.
BU ÜLKE 8 YAŞINDAKİ NARİN’İ KORUYAMADI: Ölmek istemiyorum diye yalvaran Emine Bulut’u unutmadım. Onların şahsında nicelerini unutmadım. İstanbul’da canice katledilen Ayşenur Halil, İkbal Uzunel, Van Gölü kenarında can kaybı bulunan Rojin, Adıyaman’da evladının gözü önünde silahla ulan Merve Taşcan, Adana’da 12 saat içinde hayatını kaybeden beş kadın… Örneğin yalnızca geçtiğimiz eylül ayında Aydın’da 29 yaşındaki Neriman Yüzükçü, şikayet ettiği eski eşi tarafından, Kayseri’de 43 yaşındaki Hatice Gül uzaklaştırma kararı aldırdığı eski sevgilisi tarafından, Antalya’da 57 yaşındaki Fadim Demirhan ve oğulları uzaklaştırma kararı varken boşanma sürecindekieşi tarafından katledildiler. Gençlerimiz çocuklarımız güvende değil. Saygın araştırma şirketlerinin raporlarına göre, toplumun yüzde 85’i bu ülkede çocukların güvende olmadıklarını ifade ediyor. Adana’da Aladağ’da bir cemaat yurdunda çıkan yangında 11 kız evladımızı yitirmiştik. Bu kız çocukları devlet yurdu yapılmayıp, o cemaat yurdunu da kontrolsüz bırakanlar yüzünden ölüme gittiler. İki yıl önce tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara, Elazığ’da devlet yurt imkanı sağlamadığı için kaldığı cemaat yurdunda yaşadıklarından ötürü intihar etmişti. Devlet yurdu yapmayan fakir insanlarımızı cemaatlerin kucağına itenler bu ölümlerden sorumludur. Bu iktidar barınma meselesini bile isteye çözmemekte, onları bir takım yapıların kucaklarına ittirmektedir. Çocuklar temizlemekte oldukları vincin altında kalarak MESEM projesi kapsamında can veriyorlar. Bu ülke 8 yaşındaki Narin’imizi koruyamadı. Konutundan 1.5 km uzaklıktaki cansız vücudunu buldular, hala daha katilini ortaya çıkaramadılar. Bu ülke 2 yaşındaki Sıla bebeği koruyamadı. Sıla bebeğin şiddet görmesine, istismar olmasına mani olamadı. Hastaneye gittiğinde doğru teşhisi koyamadı. Bir dahaki geldiğinde iş işten geçmişti. Narin’in katilinde de Sıla bebeğin durumunda da savcının bilmediğini bilen iktidar vekilleri, “Söylemeye dilim varmıyor, dostlarım var orada” diyen iktidar vekilleri var. CHP Sıla bebekler yaşasın diye, bir bütün olarak dimdik ayaktadır.
O HASTANELERİ ÜCRETSİZ KAMULAŞTIRMAMIZ LAZIM: Bu ülkede bebekler bile korunamıyor. 12 yenidoğan yavrumuz ihmalin denetimsizliğin, para için gözü dönmüşlüğün kurbanı oldu. 19 ay önce bilinen, adeta canlı yayında vefatları teker teker izlenen 12 bebemizi kaybettik. Vefatlar bilinirken, çetenin faaliyetleri bilinirken hastaneleri açık tuttular. Gözaltılar oldu, tutuklamalar oldu ama 6 ay daha o hastaneleri işlettiler. Ne zaman birisi savcıyı tehdit etti. Savcı kendi durumundan ötürü durumu bir defa daha ifade etti, kamuoyu duydu indial oluştu. O gün döndüler o hastanelerin ruhsatlarını iptal ettiler. Açıkça söylüyorum, herkesin gözü önünde ibreti alem olsun diye o hastanelerin askıya alınan ruhsatları, öteki isimle yeniden önümüze gelmesin diye, mahkeme kararıyla yürütmeyi durdurmalar olmasın diye, o hastaneleri ücretsiz kamulaştırmamız lazım. Haydi getirin Meclis’e bunu yapalım.
BAŞ SORUMLU RECEP TAYYİP ERDOĞAN: Bir defa daha söylemek isterim ki bugünkü Sağlık Bakanı o günkü İstanbul Kent sağlık Müdürüdür. Asla bir gün daha bu bakanlık koltuğunda oturmamalıdır. Bu bakan mı sorumlu, o bakan mı sorumlu, önceki mi sorumlu? İfade edeyim ki bir tane var baş sorumlu, aynı kalemle bugünkü bakanı da atayan, o günkü bakanı da atayan Recep Tayyip Erdoğan. Bu iktidar sağlıkta şiddetin önüne geçecek adımlar için, muhalefetin tekliflerini elinin karşıtıyla itmekte, sağlık işçisini katliamcılarla, gözü dönmüşlerle burun buruna bire bir bırakmaktadır.
SONUNA KADAR DİRENECEĞİZ: Bu sabah, dünyanın en hoş kenti İstanbul’a uyandınız. Maalesef bu ülkede bir sabah uyanıyoruz, 8 yaşında bir kız çocuğu öldürülmüş, bir sabah uyanıyoruz gencecik bir bayan canice öldürülmüş surlarından atılmış bu kentin. Bir sabah uyanıyoruz, el kadar bebekleri cani bir tüccarın karına kurban eden sistem tıkır tıkır işliyor. Bir sabah ormanlarımız içindeki canlarla birlikte yanıyor. Bir sabah uyanıyoruz sokaktaki suçsuz canlar, bu iktidarın getirdiği, sonunda itlaf, katliam dediği bir kanunla sizin hepimizin gayretiyle o itlaf lafı oradan çıkmışken, niyet akılda zihindeyken, onlar ki hiçbirisi bu maddeyi uygulamayan belediye liderlerim tehdit altındadır ama asla bu maddeyi uygulamayacaktır. Ama iktidar mensupları canlarımızı katletmektedir. Buna sonuna kadar direneceğiz. Bir sabah uyanıyoruz akşam olmadan TUSAŞ’a yapılan saldırıyı adeta canlı yayınlarda izliyoruz. Bu milleti koruyamayanlar emanete ihanet edenlerdir. Biz onların dimdik karşısındayız. Biz bu iktidarı düzeltene kadar, bu iktidarın uygulamalarını derhal terk edene kadar, bu ülke bayanlar, çocuklar, bebekler, canlar ve her birimiz için inançlı bir ülke olana kadar, bu iktidarla mücadele edeceğiz, bu ülkeyi tekrar kurtaracağız.
ERDOĞAN ÇIKIP AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDA: Bizim tavrımız nettir. Kürtler sıkıntımız kalmadı diyene kadar bu sorunun varlığına inanacağız. Herkesin kendini özgür hissedeceği bir süreci Meclis’te başlatarak bu sorun çözülmelidir. Terörün bitmesi için kim konuşacaksa konuşsun. Ama bir kişi konuşturup sorunu çözme hesabı yanlış hesaptır. Biz tahlil için Meclis’i adres gösteriyoruz. Devlet Bey, Abdullah Öcalan’ı Meclis’i adres gösteriyor. Sayın Erdoğan’ın hala iki kelam etmeme durumuna son vermelidir. Artık sözcünün görevi bitmiştir. Erdoğan çıkıp bu millete bir açıklama yapmak zorundadır. Bahçeli’yi sözcü kılma, ne diyorsan sen söyle.